Cam, günlük yaşantımızdaki rolünün yanı sıra sanatta da çok önemli diyebileceğimiz bir yer tutuyor. Cama şekil vermek, bir sanat icra etmek; ustalık, sabır ve devamlılık gerektiren sanat: içinde bulunduğumuz dönemde zaman zaman kaybolma tehlikesi geçirmiş olsa da hala bu sanatı severek yapan birileri var. İşte onlardan biri olan Mehmet Güler ile röportaj gerçekleştirdik.
Merhaba, bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Merhaba, ben Mehmet Arslan. 1973 Sivas doğumluyum. Endüstriyel cam işleri ile meşgulüm.
Cam sanatına olan ilginiz nasıl başladı?
Ben zaten endüstriyel cam işleriyle uğraşıyorum. Fakat cam denilen unsur çok farklı bir yapı hep hayret ediyordum. Camın sanata bürünmüş hali hep dikkati mi çekiyordu. Bir gün bu ilgime kayıtsız kalamadım ve cam sanatı ile ilgili araştırma yaptım ve eğitimini almaya başladım. uzun zamandır da cam sanatı ile içli dışlıyım diyebilirim.
Cam sanatı ile uğraşırken nasıl bir işlemden geçiyor kısaca bilgilendirir misiniz?
Pipolar dediğimiz içi boş uzun bir boru ile camı üfleyerek sanatı icra ediyoruz. piponun ucuyla ilk madenimizi alıyoruz. Ahşap kepçe yardımıyla piponun ucunda ki camı ovalıyoruz. Bu bizim cama parlaklık vermemizi sağlıyor ve böylece cama istediğimiz şekli vermeye başlıyoruz. Daha sonra pipoların ucundan yavaşça üfleyerek ilk balonu meydana getiriyoruz. Son olarak da optik çubuklarımıza çubukların uçlarını birbirine değdirmeden yüksek ısıda eriyen camın içine yerleştiriyor, pekiştirme işlemi yapıyoruz. Daha sonra da hangi şekli vermek istersek o şekilde cam üzerinde oynayarak sanatımızı icra ediyoruz.
“Cama şekil verirken sert gözüken bir yapının eridiğini bir macun kıvamına geldiğini görmek beni şaşırtıyor.”
Cama şekil verirken ya da bu sanat dalı ile uğraşırken neler hissediyorsunuz?
Muhakkak herkesin hoşuna giden ve hep aklında yapmak istediği bir uğraş vardır. Cam sanatı da benim hep canımın çektiği, ruhuma hitap eden bir uğraş dalı olarak hissediyordum. Zaten bu işin de içinde olmam buna duyacağım ilgiyi daha da arttırıyordu. Cama şekil verirken sert gözüken bir yapının eridiğini bir macun kıvamına geldiğini görmek beni şaşırtıyor. Cam sanatıyla içli dışlı olmak beni mutlu hissettiriyor.
Peki cam sanatının bir püf noktası var mı?
Her işte olduğu gibi cam sanatı da zahmetli bir iş. Püf noktası olarak şunu söyleye bilirim; Emek, sabır ve sevgiyle yapmak.
Peki son olarak cam sanatını öneriyor musunuz? İnsanlar uğraşmalı mı bu sanatla?
Aslında insanlar artık pandemi nedeniyle çok yoruldu ve İçine kapandılar. İş ve ev dışında pek bir şeyle uğraşmaz olduk. İnsanların ev ve iş dışında uğraşması gereken bir hobisi olmalı bence. Eğer benim gibi cama ilgileri varsa bu sanatla uğraşmalarını tabi isterim ve öneririm.
Bu hoş ve cam sanatı hakkında ki bilgiler için Mehmet Beye teşekkür ediyorum.
Comments